Alternatif Tıp, Hastanelere Girer mi?

  • Ana Sayfa
  • Alternatif Tıp, Hastanelere Girer mi?
Blog

Alternatif Tıp, Hastanelere Girer mi?

  • 2014-09-13

Sağlık Bakanlığı, akupunktur, kupa tedavisi (hacamat), hipnoz, hirudoterapi, refleksoloji, ozonla tedavi gibi "Geleneksel Tamamlayıcı ve Alternatif Tıp Uygulamaları" konusunda mevzuat hazırladı.

Sağlık Hizmetleri Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Şencan, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, "Geleneksel, Tamamlayıcı, Alternatif Tıp" uygulamaları ile ilgili 5 grup oluşturulduğunu ve her grup için koordinatör belirlendiğini, dünyada örneklerin incelendiğini, söz konusu yapılanmayla birlikte birey ve topluma; erişilebilir, uygun ve etkin sağlık hizmeti sunmayı hedeflediklerinin açıkladı. Geleneksel, tamamlayıcı ve alternatif tıp uygulamalarının uygulanabilirliğini ve bilimselliğini uzmanlara sorduk. İşte yanıtlar:

"Alternatif tıp ehil ellerde, bilimsel esaslara uygun yapılmalı" İstanbul Tıp Fakültesi Hastanesi Başhekimi ve Tıbbi Genetik Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Şükrü Palandüz:

Alternatif tıbbın mesela fitoterapi dediğimiz bitkisel tıbbin yaygın olarak kullanıldığı Almanya örneğinde olduğu gibi ülkeler var. Ama bunlar bu tedavileri bilimsel metotlara uygun kullanıyorlar. Alternatif tıbbı modern tıbbın tamamen dışında uygulanamaz bir tıp olarak yorumlamak mümkün değil. Ama ehil ellerde ve bilimsel esaslara uygun olarak uygulanması kabul edilir. Akapunktur, kabul edilmiş bir tedavi seçeneği. Alternatif tıbbın değişik seçeneği var, alt basamakları var ve reddetmek mümkün değil ama uygun koşullarda ve uygun kişiler tarafından verilmesi lazım. Yurtışında bunları kullanan ülkeler, üniversiteler, enstitüler var. Mevzuatın hazırlanması son derece bilimsel gerçeklere dayanıyor.

Elternatif tıp uygulamaları kesinlikle doktorlar tarafından uygulanmalıdır Bilimsel Akupunktur ve Regülasyon Derneği Başkanı Dr. Demet Erdoğan Yıllardır tamamlayıcı tıp yöntemlerin doktorlar tarafından yapılması gerektiğini konusunda mücadele ediyoruz. Geleneksel tamamlayıcı ve alternatif tedavileri adıyla çıkacak bir yönetmelik. Bu başlığın altında akupunktur, fitoterapi, hipnoz, manuel terapi ve osteopati ve nöral terapi gibi yöntemler kesinlikle doktorlar tarafından uygulanmalıdır. Aksi takdirde bu hastada kalıcı geri dönülemeyen hasarlara neden olabilir. Doktor olmayan biri doğru teşhis koyamaz, doğru teşhis yoksa doğru tedavi de yoktur. Bu uygulamayla halkın bu yöntemlere daha doğru bir şekilde ulaşması sağlanacak. Bunları daha önce güzellik uzmanları bile yapıyordu, şimdi bu engellenmiş olacak. Bilimsel olarak başarısı kanıtlanmış bilimselliğiyle öne çıkmış Avrupa ve Amerika’da kullanılan yöntemlerdir. 4 yıldır Sağlık Bakanlığı bu yöntemler hakkında detaylı incelemeler yaptıktan sonra bu yönetmeliği hazırladı. Birçok doktorun bu yöntemlerle ilgili fikirleri yok ve bundan sonra bu yöntemler daha da yaygınlaşacaktır. Kısa sürede hastanın iyileşmesi ne deniyle maliyeti de düşürecektir.

"Bakanlık, istismarı önlüyor"
Medikal Ozon Terapİ Derneği Başkanı Prof. Dr. Nurettin Lüleci: Bakanlığın bu konudaki çalışma komisyonunda görev alanlardanım. Çalışmalara, ozon terapi grubu içinde katıldım. Alternatif veya Bütünleştirici Tıp adı altında Türkiye’de yapılan uygulamalar genellikle merdiven altı uygulamadır. Bakanlığın bunları kontrol etmesi lazım. Örneğin; hacamat uygulamasında hastanın kanı akıtılıyor. Hastanın kalp, kan gibi konularda rahatsızlığı olup olmadığı sorgulanmıyor. Enfeksiyon riski doğuyor. Bu nedenle Bakanlığın bunu zapturapt altına alması gerekir. Ozon tedavisinde zaten bu tedavi medikal bir uygulamadır. Rusya Sağlık Bakanlığı’na bağlı medikal bir akademide eğitim gördüm. Aslında anestezi uzmanıyım. Alternatıf tıp veya tamamlayıcı tıp, insan sağlığı açısından önemli bir uygulamalardır. Yapılan çalışmaların önünü açarsanız üniversiteler de kanıta dayalı araştırmalar yapar. Kanıta dayalı olmayan uygulamalar üzerinde zaten durulmuyor. Aksine Bakanlık, onları da kontrol altına alıyor.

"Türkiye’de medikal sülük yaygın olarak kullanılıyor"
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş: Geleneksel tıp artık tamamlayıcı tıp oldu. Avrupa’da tıbbın içine çok önceden girdi. Sanıyorum bizde de Bakanlık, bu nedenle düzenlemeye gitti. Böyle bir yönetmeliğin çıkması, tamamlayıcı tıbbı merdiven altından çıkaracak, şarlatanların elinden kurtaracak. Vatandaş, tehlikeli bir şekilde ehli olmayanların elindeydi. Almanya’da Homeopati denilen alternatif tıp çok yaygın. Fransa’da, ingiltere’de hacemat çok önemli. Sülük tedavisi ABD’de çok yaygın. Bizde yasak olduğu için insanlar Kıbrıs’a gidiyorlardı. Oysa bu medikal sülük çok yaygın kullanılıyor. Cumhuriyet döneminde, geleneksel tıp yasaklandı. Geleneksel tıp, en az 10 bin yıllık bilgi birikimine dayanıyor. Yeni tıp 150 yıldır ayakları üzerinde kalmaya çalışan ama çok şey beceren ancak kimyasal ilaçlarla sorunu olan bir tıp. Bugünkü tıbbın metotları, kaynaklarıyla eski tıp inceleniyor ki ’neler yapabilir, nasıl ilave edebiliriz’ diye. Alternatif tıp dediğimiz; yumuşak, hastaya odaklı ve o hastaya özel tedavi artık bugünkü tıbbı da etkilemeye başladı. Bu nedenle artık bütünsel tıp geliyor.

"Kanıta dayandırılmadığı sürece kabul edilemez"
İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Taner Gören: Biz hekimler, kanıta dayalı tıp uygulamalarıyla tedaviyi tercih ediyoruz. Geleneksel veya alternatif tıbbın, kanıta dayalı bir tıp çerçevesinde kullanılabilirliği yok. Ancak uzun yıllara dayalı gözlemlerle tedavi var. Birileri, ’bu insanlara iyi geliyor’ demiş, gözlemlemiş ve bir yerlerde yazmış. Tamamen reddetmiyoruz ama hastamıza da bunu uygula demiyoruz. Herhangi bir kanıtı yoksa doğrusu bunu bir tedavi yöntemi olarak prensipte kabul etmeyiz. Zararlı olduğunu tahmin edeceğimiz madde var ise kesinlikle önermiyoruz ama kupa tedavisi, ozon tedavisi gibi birtakım bilimsel çalışması olanları da izliyoruz. Moğolistan gibi bazı ülkelerde alternatif tıp konusunda çalışmalar yapan fakülteleri de var. Bakanlığın bu tür tedavilerin şarlatanlık düzeyinde kullanılmaması için bir takım girişimde bulunmasını doğru buluyoruz ancak kanıta dayandırılmadığı sürece de ’SGK kapsamına alındı, devlet bedava uygulamaya izin veriyor’ gibi bir şey kabul edilemez. Biz halen uyguladığımız modern tıbbın da tedavi edilebilirliği konusunda yüzde yüz emin değiliz. Bazen çok iyi dediğimiz bir uygulama da yanlış çıkabiliyor. Bu nedenle körü körüne karşı çıkmıyoruz ancak bilimsel çalışması yapılır, faydası kanıtlanır o zaman hastalarımıza önerebiliriz.

"Kanıta dayalı tıp konusunda eğitim aldık"
Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Aile Hekimliği anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fikret Sipahioğlu:
Biz hekimler, kanıta dayalı tıp konusunda eğitim aldık. Bilimselliği kanıtlanmış tedavileri uyguluyoruz. Taslak metni açıklanmadan bir şey söylemek doğru değil. Alternatif veya geleneksel tıp konusu, bilgim ve ilgim dışında.

Shape

Son Yazılar

Research Article 2

Therapeutic Effects of Oligonol, Acupuncture, and Quantum Light Therapy in Chronic Nonbacterial Prostatitis

Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine Volume 2015, Article ID 687196, 8 pages

Research Article 1

Analgesic Effects of Oligonol, Acupuncture and Quantum Light Therapy on Chronic Nonbacterial Prostatitis

Iran Red Crescent Med J. 2015 April; 17(4): e26006

Kanser tedavisinde ağrı ile yaşam kader değildir...

Kanser hastalarının yaşam beklentileri her geçen gün artıyor. Ancak ne yazık ki, kanser hastalarının yüzde 70-90’nı hayatlarının bir döneminde ağrıyla karşı karşıya kalıyor. Bu durum sadece günlük yaşamlarını değil, tedavilerinin de gidişatını olumsuz yönde etkileyebiliyor.