Fitoterapi Tedavisi : Gerçek Mi Yoksa Efsane Mi?

  • Ana Sayfa
  • Fitoterapi Tedavisi : Gerçek Mi Yoksa Efsane Mi?
Blog

Fitoterapi Tedavisi : Gerçek Mi Yoksa Efsane Mi?

  • 2021-04-26

Son on yılda, bitki bazlı ilaçlar (Fitoterapötik ilaçlar)  hakkında Tıp uzmanlarının kullanımında bir artış oldu. Dünya Sağlık Örgütünün  Alma-Ata (1978) deklarasyonunda ,  gelişmekte olan ülkeler nüfusunun yaklaşık % 85 inin sağlık hizmetlerinde  bitki veya bitkisel ürünler kullanmakta olduğu belirtilmiştir. Bu nedenle, bu yaklaşıma saygı duymak ve değer verme ihtiyacı bulunmaktadır. Buna göre, Ulusal sağlık otoriteleri tarafından Fitoterapi bir terapötik işlem olarak tanınmakta ve  teşvik edilmektedir.  Bu genel kavramda, Fitoterapi akupunktur, ozon ve homeopati gibi tamamlayıcı tedavi olarak kabul edilmektedir. Fitoterapide konuyla ilgili karışıklığı önlemek için, 2012’de mevzuat bitki bazlı ürünler hakkında  üç kategoride sınıflandırmayı yürürlüğe soktu: bitki ilacı (çaylar ); fitoterapik (canlı farmasilerin son ürünü) ve fitoterapötik ilaçlar. Günümüzde Fitofarmasötik ilaçlar, kimyasal kromotografik analizler ile ölçülen kimyasal etkinlikleri bilinen ilaçlar olarak  tanımlanmaktdır. Menopoz döneminde başta ateş basması olmak üzere birçok belirti görülmektedir. Hormon ilaçları bu etkilerin azalmasında önemli bir etkiye sahiptir. Ancak bazı hastalar hormon ilaçlarını kullanamazlar veya polifarmasiden kaçınmak gerekebilir. Bu durumda bitkisel tedavi yoluna başvurulmaktadır. Yılan otu, E vitamini, soya izoflavanları, Melekotu (Angelica Sinensis) , Hayıt Otu ve meyvesi (Vitex Agnus-Castus) , Tahtabiti Otu (Cimicifuga Racemosa), Meyankökü (Glycrrhiza Glabra), Black cohosh kullanılan bitkisel ürünlere örnek verilebilinir. Biyoflavonoitlerin (östrojen içeren ) zengin kaynakları arasında kiraz, kızılcık, yaban mersini, dağ mersini, tam tahıllar, üzüm kabuğu ve kızıl yonca vardır. Takviye olarak günde 1000 mg biyoflavonoidin C vitaminiyle birlikte tüketilmesinin ateş basma nöbetlerini geçirdiği saptanmıştır. İdrar yolu enfeksiyonları ve taşları için kranberi, ölmez çiçek, ayı üzümü yaprağı bu tür hastalarda kimyasal ilaç tedavisine ek olarak yaygın kullanılabilinir.

İsviçre’de yapılan bir çalışmada alternatif kullanımına artan ilginin altı çizilmektedir.   Fitoterapi, homeopati, ozon terapi ve akupunktur uygulamaları gittikçe artmakta, ayrıca ülkenin akademik müfredatına dahil edildiği belirtilmektedir.

Fitoterapi öğretisi Türkiye’de analiz edildiğinde, Sağlık Bakanlığının Geleneksel ve Tamamlayıcı  Tıp Uygulamaları (GETAT) yönetmeliği çerçevesinde ilgili Sağlık Bakanlığının GETAT Daire Başkanlığının kontrolünde gün geçtikçe hekimlere yönelik Sağlık Bakanlığı Fitoterapi Uygulama Sertifika Kurslarının Üniversite hastaneleri ve Eğitim Hastanelerinde oldukça yaygınlaştığı görülmektedir. Sonuç olarak, fitoterapötiklerin birçok klinik durum için tedavide tam veya tamamlayıcı olarak çok yararlı olabileceğini düşünüyoruz.  Ancak, halkın daha güvenilir kaynaklar ile aydınlatılarak güveninin arttırılabilmesinin yanı sıra, özellikle konunun akademik olarak asıl dahil edilecek dersler ile Tıp eğitiminde daha fazla anlatılması gereklidir. Plasebo olmayan ek bir seçenek olan Fitoterapötik ilaçların bir ilaç olarak anlaşılması gerekmektedir.

Referans:

Dept of Endocrine Gynecology and Menopause, University of Sao Paulo, Brasil.

Lopes CMC, Lima SMRR, Veigo ECA, et al. Phytotherapeutic medicines: reality or myth?

REV ASSOC MED BRAS 2019; 65(3)292-294.

Shape

Son Yazılar

Research Article 2

Therapeutic Effects of Oligonol, Acupuncture, and Quantum Light Therapy in Chronic Nonbacterial Prostatitis

Evidence-Based Complementary and Alternative Medicine Volume 2015, Article ID 687196, 8 pages

Research Article 1

Analgesic Effects of Oligonol, Acupuncture and Quantum Light Therapy on Chronic Nonbacterial Prostatitis

Iran Red Crescent Med J. 2015 April; 17(4): e26006

Kanser tedavisinde ağrı ile yaşam kader değildir...

Kanser hastalarının yaşam beklentileri her geçen gün artıyor. Ancak ne yazık ki, kanser hastalarının yüzde 70-90’nı hayatlarının bir döneminde ağrıyla karşı karşıya kalıyor. Bu durum sadece günlük yaşamlarını değil, tedavilerinin de gidişatını olumsuz yönde etkileyebiliyor.